202-Kısaca insanların bir kısmı yalnız dünyayı, bir kısmı da hem dünya ve hem ahiret güzelliğini ister, işte bu iki kısım insanlar yok mu? bunların ikisinin de istek ve dua şekillerine göre kazançlarından bir nasibi vardır. Öncekiler yalnız dünyada bir nasib alır, ahiretten m a hrum kalır. Berikiler de hem dünyadan hem ahiretten nasib alırlar. Allah da hesabı çabuk görendir, bütün bunların hesabını bir anda görebilir. Tefsircilerin çoğu "onlar" ism-i işaretinin ikinci kısma ait ve nasîbin onlara mahsus olduğunu göstermişlers e de Ebu Hayyan'ın açıkladığı üzere her iki kısmı içine alması, "Her kim ahiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız. Her kim de dünya kazancını isterse ona da ondan veririz. Ama onun için ahirette hiçbir nasib yoktur." (Şûrâ, 42/20) âyetine pek uygundur.
Şimdi bunları
dikkat nazarına alıp, niyetinizi
iyice düzeltin:
203- Ve özellikle sayılı günlerde Allah'ı tekbirle zikredin. Ki, bu günlere teşrik günleri denir. Hacla ilgili âyetlerde bir "sayılı günler", bir de "bilinen günler" vardır. "bilinen günler" Zilhiccenin ilk on günü veya "eyyâm-ı nahir" (yani Zilhiccenin on, onbir ve on ikinci günleri), "sayılı günler" de ittifakla "Eyyâm-ı teşrîk" (yani Zilhiccenin onbir, on iki ve on üçüncü günleri) ile tefsir edilmiştir. Teşrîk, yüksek sesle tekbir almaktır. Hz. İbrahim'e nisbet edilen ve yüksek sesle alınan ve bilinmekte olan hususî tekbire teşrîk tekbiri denir. Arefe günü sabahından kurban bayramının dördüncü günü akşamına kadar tekbir ve zikir günleridir ve "sayılı günler" bunun beşine de muhtemeldir. Böyle olmakla birlikte birincisi arefe, üçü eyyam-ı nahir, beşincisi yalnız teşrîk günüdür. Fakat "teşrîk günleri" deyimi, özellikle Zilhiccenin on birinci, on ikinci, on üçüncü, yani Kurban bayramının ikinci, üçüncü, dördüncü gü n lerine denir ki bu günler Mina'da tekbir alıp taş atma günleridir. Aynı zamanda bu günler, kurban etlerini serme günleridir ki teşrîkin bir mânâsı da budur. Şu halde tekbir günleri, beşe kadar ulaşıyorsa da, arefe ve bayram günü zikir ve tekbiri "eyyâm-ı m alûmata" yani bilinen günlere dahil olduğundan hac ibadetlerinin yapılmasından sonrası ile ilgili olan "eyyâm-ı ma'dudât" yani sayılı günlerin zikredilmesi, özellikle "teşrîk günleri" denen bu üç gün demek olur. "Kim dönmek için acele ederse" ifadesinin g elişi de bunu teyit etmektedir. Hacdan sonra şeytan taşlamak, Kur'ân'da açıkça anlatılmamış, fakat bunun ayrıca Allah'ı tekbir etmeye (Allah'ı büyüklemeye) bir sebep olduğuna işaret buyurulmuştur. Rivayet edildiğine göre bu günler, Hz. Ömer (r.a.) çadırın d a tekbir alır ve etrafındakiler de alır, hatta yolda ve tavafta bulunan bütün halk tekbir alırlardı. Kısaca yukarıdaki, "Atalarınızı andığınız gibi, şimdi de Allah'ı anın." (Bakara, 2/200) âyeti, mutlak zikri; ona atfedilen, "Sayılı günlerde Allah'ı z ikredin." ifadesi ise teşrik tekbiri ile özel zikri emretmektedir ki özetle mânâ şudur: