2-BAKARA:
88-Ğulf, "ağlef"in
çoğuludur. Ağlef, ğulfe veya ğılafdan kabuklu yani sünnetsiz ya da kılıflı
demektir ki, burada kelime "kaşerli, kaşerlenmiş" meâlindedir. Yosun tutmuş,
duyarlığını yitirmiş anlamınadır.
Hasılı bunlar bizim
kalblerimiz kılıflı, yani kaşerlidir, kabukludur dediler. Bununla Hz.
Muhammed'in davetine ve Kur'ân'ın irşadlarına karşı kalplerinin kapalı olduğunu
ve bunları dinlemeğe, anlamağa yanaşmak niyetinde olmadıklarını alay ve
küçümseme ile söylemek ve ilâhî hidayete ihtiyaçları olmadığını iddia etmek
suretiyle akıllarınca iftihar etmek istediler. Hayır, işin aslı öyle deği l,
belki küfürleri sebebiyle Allah onları lanetledi, rahmetinden uzaklaştırdı,
"Allah onların kalplerini ve işitmelerini mühürlemiştir, gözlerine de perde
çekilmiştir. Onlar için büyük bir azap vardır." (Bakara, 2/7) âyetinin hükmü
tecelli eyledi. Onun için bunlar az, pek az iman ederler. Yukarıda "Ey
İsrailoğulları! Size ihsan etmiş olduğum nimetimi hatırlayın, iyi düşünün ve
benim ahdimi yerine getirin ki, ben de size verdiğim sözü yerine getireyim."
(Bakara, 2/40) âyet-i celîlesiyle yapılan o büyük ve latif davetler ve onu takip
eden yüksek uyarılar karşısında bunların en nihayet "Kalplerimiz kılıflıdır."
diye inat etmeleri ve büyüklük taslayıp iftihar edecek bir sebepten değil, sırf
mel'unluklarından ileri gelmektedir.
89-Nasıl
lanetlenmesinler ki, Ne zaman ki, onlara Allah tarafından yeni ve büyük bir
kitap, yanlarında bulunan ve "sizi ahir zaman nebîsi kurtaracaktır" diye müjde
veren Tevrat'ı inkâr etmeyip "O da Allah kitabıdır, verdiği haberler gerçektir."
deyip doğrulayan bir kitap, yani Kur'ân geldi. Daha önceleri ise onlar küfür
ehline, yani müşrik Araplar'a karşı bunun geleceğinden söz açıyorlar ve bu
sayede onlara üstünlük sağlayacaklarına inanıyorlardı. "Allah'ımız Tevrat'ta
özelliklerini yazılı bulduğumuz ahir zaman nebî s i hürmetine bize yardım et!"
diye dua ve istimdat ediyorlar ve müşriklere "Bizim söylediğimizi tasdik ederek
ortaya çıkacak olan bir peygamberin gelme zamanı yaklaştı, gölgesi üstümüzde
dolaşıyor. Biz onunla bir olup sizi Âd ve İrem gibi katledeceğiz."
diyorlardı.
İbnü Abbas, Katade,
Süddî demişlerdir ki, Peygamber Efendimiz'in gelmesinden önce Beni Kurayza ve
Beni Nadir yahudileri, Evs ve Hazreç kabilelerine karşı onunla fetih isterlerdi.
Bu âyet bunlar hakkında nazil olmuştur.
Ne zaman ki, Kur
'ân-ı Azîmüşşan onlara böyle bir halde geldi; o tanıdıkları kendilerine gelince
bunlar onu inkâr ettiler, tanımaz oldular. Allah'ın laneti kâfirleredir. Bunun
için bunlar mel'ûn oldular.
Ana
Sayfa